Petrol Piyasasında Sahte Fatura Kullanma/Sahte Fatura Düzenleme Konularına İlişkin Getirilen Tedbirler ve Anayasa Mahkemesi Kararı Sonrası Nihai Durum

Petrol Piyasasında Sahte Fatura Kullanma/Sahte Fatura Düzenleme Konularına İlişkin Getirilen Tedbirler ve Anayasa Mahkemesi Kararı Sonrası Nihai Durum

5015 Sayılı Petrol Piyasası Kanunu’nda son 3 yılda önemli düzenlemeler yapılmıştır. Önce 7318 sayılı Kanun yayımlanmış daha sonra  Anayasa Mahkemesi’nin 28/9/2023 tarihli ve E.: 2023/35, K.: 2023/163 sayılı Kararı ile bu bendin “ve Kurum tarafından her türlü tesiste (rafineri hariç) lisansa tabi tüm faaliyetler kovuşturmaya yer olmadığına dair karar veya mahkeme kararı kesinleşinceye kadar geçici olarak durdurulur” bölümü ve “ve bu süre içinde söz konusu tesis için başka bir gerçek veya tüzel kişiye de lisans verilmez” bölümü iptal edilmiştir. Buna müteakip 7491 sayılı Kanun ile iptal edilen bölüm yeniden benzer bir şekilde yeniden düzenlenmiş ve ayrıca 5015 Sayılı kanuna geçici 8. madde ile 29/4/2021 tarihinden önce kira sözleşmesi ile kullanım hakkı devredilmiş ve devralan adına lisanslandırılmış tesislere ilişkin özel bir hüküm eklenmiştir. Şimdi konuyu tarih sırasıyla açıklayarak nihai duruma yer vereceğiz.

1- 7318 Sayılı Kanun Petrol İstasyonlarının VUK’un 359. Maddesi Kapsamında İşlediği Suçlar Sonrasi Tedbiler Getirilmiştir.

7318 sayılı kanun 30 Nisan 2021 tarihinde yürürlüğe girmiş olup, petrol piyasasına yönelik önemli düzenlemeler içermektedir.

5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu ile petrolün doğrudan veya işlenerek güvenli ve ekonomik olarak rekabet ortamı içerisinde kullanıcılara sunumuna ilişkin piyasa faaliyetlerinin şeffaf, eşitlikçi ve istikrarlı biçimde sürdürülmesi hedeflenmektedir. Bu hedeflerin gerçekleştirilmesi için piyasada haksız rekabetin önüne geçilmesi ve tüm tarafların mali ve teknik mevzuata uygun davranmalarının sağlanması son derece önem arz etmektedir. Bununla birlikte son 2-3 yılda akaryakıt kaçakçılığının yerini, halk arasında “fatura ticareti” olarak bilinen mali usulsüzlüklerin aldığına ilişkin ciddi emareler karşımıza çıkmıştır. Bu tür usulsüzlüklerin ciddi boyutlarda vergi ziyaına neden olmuş, piyasada faaliyet gösteren taraflar arasındaki rekabete de zarar vermiştir.

Vergi Usul Kanununun 359 uncu maddesine eklenen (ç) fıkrası ile akaryakıt piyasasındaki kayıt dışılık ile etkin bir şekilde mücadele edilmesi ve belge düzenlenmemesi suretiyle birim fiyat üzerinden yapılan haksız rekabetin önüne geçilmesi amacıyla gerek kaçak alınan akaryakıtın gizlenmesi gerekse akaryakıt kaynaklı olarak ödenmesi gereken vergilerin alınan ve/veya satılan akaryakıta ilişkin fatura vb. belgeleri düzenlememek suretiyle ziyaa uğratılmasını engellemek için 5015 sayılı Kanuna göre lisansa tabi faaliyetler ile ilgili olarak, 4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 359 uncu maddesinin (a) ve (b) fıkraları kapsamında; muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge düzenleme veya bu belgeleri kullanma, belgelerin asıl veya suretlerini tamamen veya kısmen sahte olarak düzenleme veya bu belgeleri kullanma suçları ile aynı maddenin (ç) fıkrasında yazılı suçların işlendiğinin anılan Kanunun 367 nci maddesi uyarınca Cumhuriyet başsavcılığına bildirilmesi ile birlikte durum, EPDK’ya iletilir ve EPDK tarafından her türlü tesiste (rafineri hariç) lisansa tabi tüm faaliyetler kovuşturmaya yer olmadığına dair karar veya mahkeme kararı kesinleşinceye kadar geçici olarak durdurulur ve bu süre içinde söz konusu tesis için başka bir gerçek veya tüzel kişiye de lisans verilmez. Kesinleşmiş mahkeme kararına göre lisans sahiplerinin lisansı iptal edilir. Bu bent kapsamında kalan fiillere ilişkin olarak verilen idari para cezaları ödenmediği müddetçe lisansa konu tesis için lisans verilmez. Bu bent kapsamındaki suçlara ilişkin vergi incelemesi sonuçlanıncaya kadar söz konusu tesis için başka bir gerçek veya tüzel kişiye de lisans verilmez.

213 sayılı Kanunun 359 uncu maddesinin (ç) fıkrasında yazılı suçların işlendiğinin inceleme sırasında tespiti halinde incelemenin tamamlanması beklenmeksizin, sair suretlerle öğrenilmesi halinde ise incelemeye başlanmaksızın Vergi Müfettişleri ve Vergi Müfettiş Yardımcıları tarafından bu tespitlere ilişkin rapor düzenlenecek ve rapor değerlendirme komisyonunun mütalaasıyla birlikte keyfiyet Cumhuriyet başsavcılığına bildirilecektir. Diğer taraftan, kamu davasının açılması için incelemenin tamamlanması şartı aranmayacaktır.

2- Anayasa Mahkemesi’nin 28/9/2023 tarihli ve E.: 2023/35, K.: 2023/163 sayılı Kararı İle Kanun Hükmünde Bazı Cümleler İptal Edilmiştir.

Enerji sektörü içinde önemli paya sahip olan petrol faaliyetlerinin yasal çerçevesi 5015 sayılı Kanun’da düzenlenmiştir. Anılan Kanun’un amacı; yurt içi ve yurt dışı kaynaklardan temin olunan petrolün doğrudan veya işlenerek güvenli ve ekonomik olarak rekabet ortamı içinde kullanıcılara sunumuna ilişkin piyasa faaliyetlerinin şeffaf, eşitlikçi ve istikrarlı biçimde sürdürülmesi için yönlendirme, gözetim ve denetim faaliyetlerinin düzenlenmesini sağlamaktır.

Kanun hükümleri uyarınca petrol ile ilgili; rafinaj, işleme, madeni yağ üretimi, depolama, iletim, serbest kullanıcı ve ihrakiye faaliyetlerinin yapılması ve bu amaçla tesis kurulması ve/veya işletilmesi, akaryakıt dağıtımı, taşıması ve bayilik faaliyetlerinin yapılması için lisans alınması zorunludur. Petrol piyasasını düzenleme ve lisans verme görevi kamu tüzel kişiliğini haiz, idari ve mali özerkliğe sahip Enerji Piyasası Düzenleme Kurumuna (EPDK) verilmiştir.

Anayasa Mahkemesi’nin 28/9/2023 tarihli ve E.: 2023/35, K.: 2023/163 sayılı Kararı özetle aşağıdaki gibidir:

“…İtiraz konusu kural uyarınca faaliyetin geçici olarak durdurulması tedbirinin uygulanması için öncelikle kuralda belirtilen vergi kaçakçılığı suçlarının işlenip işlenmediğinin tespiti amacıyla lisansa tabi faaliyet gösterenlerin eylemlerinin incelemeye konu edilerek Vergi Denetim Kurulu müfettişlerince bu mükellefler hakkında rapor düzenlenmesi gerekmektedir. Daha sonra vergi müfettişlerince yapılan inceleme sonucunda bu fiillerin işlendiği yönünde rapor tanzim edilmesi durumunda düzenlenen raporun geçici faaliyet durdurma işlemi yapılmaksızın Vergi Denetim Kurulu Başkanlığına intikal ettirilmesi ve rapor değerlendirme komisyonunun olumlu mütalaasından geçtikten sonra Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilerek suç duyurusunda bulunulması gerekmektedir. Son aşamada lisansa tabi tüm faaliyetlerin geçici olarak durdurulması tedbirinin uygulanması amacıyla Vergi Denetim Kurulu tarafından EPDK’ya bildirimde bulunulması ve EPDK tarafından denetim yetkisine sahip kolluk birimleri aracılığıyla ilgili tesis mühürlenerek lisansa tabi tüm faaliyetlerin kovuşturmaya yer olmadığına dair karar veya mahkeme kararı kesinleşinceye kadar durdurulacağı anlaşılmaktadır.

Kuralla, petrol piyasasında vergi kaçakçılığıyla etkin şekilde mücadele edilmesinin ve bu nedenle devletin vergi kaybına uğramasının önlenmesinin amaçlandığı anlaşılmaktadır. Bu itibarla vergi kaybının ve suç işlenmesinin önlenmesi amacıyla teşebbüs özgürlüğüne müdahalede bulunulmasının anayasal açıdan meşru bir amaca dayandığı sonucuna ulaşılmıştır. Ancak sınırlamanın meşru bir amacının bulunması yeterli olmayıp ölçülü olması da gerekmektedir.

Faaliyetin geçici olarak durdurulması tedbiri teşebbüsün ekonomik geleceğini tehlikeye düşürdüğünden oldukça ağır bir sınırlamadır. Bu bağlamda daha hafif bir sınırlama aracının bulunup bulunmadığı önem taşımaktadır. Faaliyetin geçici olarak durdurulması yerine teminat göstererek faaliyetin devamına imkân tanınması da başvurulabilecek araçlardan biridir. Ancak tedbire konu faaliyet alanında çok kısa sürede oldukça yüksek tutarlarda vergi kaçakçılığının yapılabilmesinin mümkün olması karşısında teminat gösterme yükümlülüğünün meşru amaca ulaşılması bakımından faaliyetin geçici olarak durdurulması kadar etkili sonuç doğurmayabileceği anlaşılmaktadır. Dolayısıyla kanun koyucunun doğrudan faaliyetin geçici olarak durdurulmasını öngörmüş olmasının takdir yetkisi kapsamında kaldığı ve gerekli olduğu sonucuna ulaşılmıştır.

Kanun dışı faaliyetin önlenmesi bakımından idarece yapılacak tespit üzerine faaliyetin geçici olarak durdurulması etkili bir araçtır. Söz konusu tedbir işleminin bir mahkeme tarafından uygulanması gerektiğine dair anayasal güvence bulunmamakla birlikte tedbirin yargısal bir tespit olmadan uygulanacak olması hatalı değerlendirmelerin yapılması ihtimalini de beraberinde getirmektedir. Buna karşın tedbir işlemine karşı Anayasa’nın 125. maddesi uyarınca idari yargı yoluna başvurulması ve açık bir hukuka aykırılığın bulunduğu hâllerde yargı mercilerince yürütmenin durdurulmasına karar verilebilmesi mümkündür.

Diğer yandan faaliyetin geçici olarak durdurulmasına neden olan fiiller sebebiyle yapılacak ceza yargılamasının idari tedbir üzerindeki etkisi de orantılılık incelemesinde gözetilmelidir. Buna göre idarenin faaliyeti geçici olarak durdurma işlemi, Cumhuriyet Başsavcılığınca kovuşturmaya yer olmadığına dair karar veya mahkeme kararı kesinleşinceye kadar devam edecektir. 5015 sayılı Kanun’da tedbir işleminin değişen şartlara göre soruşturma ve kovuşturma aşamasında gözden geçirilmesine imkân tanıyan bir düzenleme bulunmadığı gibi kişi hakkında yürütülen ceza yargılamasında kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın veya beraat kararının verildiği ancak henüz kesinleşmediği döneme dair bir istisnanın da yer almadığı anlaşılmaktadır. Dolayısıyla kişi hakkında yürütülen ceza yargılamasında idarenin tespitinden farklı bir değerlendirme yapıldığı durumlarda kuralın idarenin tedbir işlemini sebep unsuru yönünden yeniden gözden geçirmesine imkân tanımadığı sonucuna ulaşılmıştır.

Bu itibarla tedbir işleminin değişen şartlara göre soruşturma ve kovuşturma aşamasında gözden geçirilerek kaldırılmasına veya bu süre zarfında faaliyetin geçici olarak durdurulmasında daha hafif tedbirin uygulanmasına imkân tanımayan kuralın kişilere aşırı bir külfet yüklediği ve kamu zararının önlenmesi biçimindeki amaç ile teşebbüs özgürlüğüne getirilen sınırlama arasındaki makul dengenin bozulduğu, kuralın orantısız, dolayısıyla ölçüsüz bir sınırlamaya neden olduğu anlaşılmaktadır.

Açıklanan nedenlerle kural, Anayasa’nın 13. ve 48. maddelerine aykırıdır. İptali gerekir

5015 sayılı Kanun’un 20. maddesinin ikinci fıkrasının (g) bendinin birinci cümlesinin “…ve Kurum tarafından her türlü tesiste (rafineri hariç) lisansa tabi tüm faaliyetler kovuşturmaya yer olmadığına dair karar veya mahkeme kararı kesinleşinceye kadar geçici olarak durdurulur…” bölümünün iptali nedeniyle uygulanma imkânı kalmayan anılan cümlenin “…ve bu süre içinde söz konusu tesis için başka bir gerçek veya tüzel kişiye de lisans verilmez.” bölümünün 6216 sayılı Kanun’un 43. maddesinin (4) numaralı fıkrası gereğince iptali gerekir.

4/12/2003 tarihli ve 5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu’nun 14/2/2019 tarihli ve 7164 sayılı Kanun’un 33. maddesiyle değiştirilen 20. maddesinin ikinci fıkrasına 29/4/2021 tarihli ve 7318 sayılı Kanun’un 10. maddesiyle eklenen (g) bendinin;

“…ve Kurum tarafından her türlü tesiste (rafineri hariç) lisansa tabi tüm faaliyetler kovuşturmaya yer olmadığına dair karar veya mahkeme kararı kesinleşinceye kadar geçici olarak durdurulur…” bölümünün Anayasa’ya aykırı olduğuna ve İPTALİNE, Muhterem İNCE’nin karşıoyu ve OYÇOKLUĞUYLA,

“…ve bu süre içinde söz konusu tesis için başka bir gerçek veya tüzel kişiye de lisans verilmez.” bölümünün 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 43. maddesinin (4) numaralı fıkrası gereğince İPTALİNE OYBİRLİĞİYLE,…”

3- 7491 Sayılı Kanun İle İptal Edilen Bölüm Yeniden Benzer Bir Şekilde Yeniden Düzenlenmiştir.

5015 sayılı Kanun ile petrolün doğrudan ve işlenerek güvenli ve ekonomik olarak rekabet ortamı içerisinde kullanıcılara sunumuna ilişkin piyasa faaliyetlerinin şeffaf, eşitlikçi ve istikrarlı biçimde sürdürülmesi gerekmektedir. Sağlıklı ve sürdürülebilir piyasa yapısının temini için kaçakçılıkla mücadele büyük önem arz etmektedir. Kaçakçılık faaliyetlerinin görünüm şekillerinden biri de halk arasında “fatura ticareti” olarak bilinen mali usulsüzlüklerdir. Bu doğrultuda Anayasa Mahkemesinin konuya ilişkin kararı da nazara alınarak, maddede yapılan değişiklikle, uzun sürmesi muhtemel adli süreç esnasında kaçakçılık faaliyetlerinin devam ettirilme ihtimaline karşılık oluşacak kamu zararını önlemek amacı ile muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge düzenleme veya bu belgeleri kullanma, belgelerin asıl veya suretlerini tamamen veya kısmen sahte olarak düzenleme veya bu belgeleri kullanma suçları ile ödeme kaydedici cihaza yönelik gerçekleştirilen fiiller ile ilgili soruşturma ve/veya kovuşturmanın bulunması durumunda faaliyetin geçici olarak durdurulacağı ve altı ayda bir Kurumca alınan kararın gözden geçirileceği hususu düzenlenmektedir. Belirtmek gerekmektedir ki, kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın kesinleşmesi veya mahkemece kesinleşmesine bakılmaksızın mahkûmiyet hükmü dışında bir hüküm veya hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesi durumunda faaliyete devam edilebilecektir. Diğer taraftan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına karşı kesinleşme sürecinin kısa olması göz önünde bulundurularak, askıya alma kararının kalkması için söz konusu kararın kesinleşmesi aranmamaktadır. Kovuşturmaya yer olmadığına dair verilen karar ile ilgili olarak ise kesinleşme sürecinin kısa olması ve kaldırılması durumunda ara dönemde devirden kaynaklı oluşabilecek zararların önüne geçmek adına söz konusu kararın kesinleşmesi aranmaktadır.

Madde ile, söz konusu sektörün dinamikleri ve aktörleri de dikkate alınarak kamu yararı ve bireysel yarar arasında dengeli, ölçülü bir düzenlemenin hayata geçirilmesi amaçlanmaktadır.

Anayasa Mahkeme Kararı sonrasında 7491 sayılı Kanunun 48. maddesiyle birlikte, Akaryakıt kaçakçılığı ile mücadele kapsamında sahte ve muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge düzenleme veya bu belgeleri kullanma suçları ile ödeme kaydedici cihaza yönelik gerçekleştirilen fiiller ile ilgili soruşturma ve/veya kovuşturmanın bulunması durumunda geçici olarak faaliyetlerin durdurulması, haklarında bu suçlardan kesinleşmiş mahkumiyet kararı bulunanlara lisans verilmemesi sağlanmıştır.

4- SONUÇ

5105 sayılı Kanunun 20/g. Bendi ve geçici 8. Maddesi hükümleri aşağıdaki gibidir:

20/g; (Ek:29/4/2021-7318/10 md.) Bu Kanuna göre lisansa tabi faaliyetler ile ilgili olarak, 4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 359 uncu maddesinin (a) ve (b) fıkraları kapsamında; muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge düzenleme veya bu belgeleri kullanma, belgelerin asıl veya suretlerini tamamen veya kısmen sahte olarak düzenleme veya bu belgeleri kullanma suçları ile aynı maddenin (ç) fıkrasında yazılı suçların işlendiğinin anılan Kanunun 367 nci maddesi uyarınca Cumhuriyet başsavcılığına bildirilmesi ile birlikte durum, Kuruma da iletilir ve Kurum tarafından her türlü tesiste (rafineri hariç) lisansa tabi tüm faaliyetler geçici olarak durdurulur ve bu süre içerisinde söz konusu tesis için başka bir gerçek veya tüzel kişiye de lisans verilmez. (Ek cümleler:27/12/2023-7491/48 md.) Kurum tarafından geçici durdurma işleminin kaldırılıp kaldırılmayacağı bu fıkrada yer verilen suçlarla sınırlı olmak üzere Cumhuriyet başsavcılığı veya mahkemelerden temin edilecek bilgilere göre altı ayda bir değerlendirilir. Ancak kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın kesinleşmesi üzerine ya da mahkûmiyet dışında bir hüküm veya hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesi halinde kesinleşmesi beklenmeksizin Kuruma yargı merciince bildirilmesiyle veya sair suretlerle Kurumca ıttıla edilmesi durumunda geçici durdurma işlemi Kurum tarafından kaldırılır. Kesinleşmiş mahkeme kararına göre lisans sahiplerinin lisansı iptal edilir. Bu bent kapsamında kalan fiillere ilişkin olarak verilen idari para cezaları ödenmediği müddetçe lisansa konu tesis için lisans verilmez. Bu bent kapsamındaki suçlara ilişkin vergi incelemesi sonuçlanıncaya kadar söz konusu tesis için başka bir gerçek veya tüzel kişiye de lisans verilmez.

Anayasa Mahkemesi’nin 28/9/2023 tarihli ve E.: 2023/35, K.: 2023/163 sayılı Kararı ile bu bendin “ve Kurum tarafından her türlü tesiste (rafineri hariç) lisansa tabi tüm faaliyetler kovuşturmaya yer olmadığına dair karar veya mahkeme kararı kesinleşinceye kadar geçici olarak durdurulur” bölümü ve “ve bu süre içinde söz konusu tesis için başka bir gerçek veya tüzel kişiye de lisans verilmez” bölümü iptal edilmiştir. Bu Kararın Resmî Gazete’de yayımlanmasından başlayarak dokuz ay sonra (14/8/2024) yürürlüğe gireceği hüküm altına alınmıştır.

27/12/2023 tarihli ve 7491 sayılı Kanunun 48 inci maddesi ile bu bendin birinci cümlesinde yer alan “ve Kurum tarafından her türlü tesiste (rafineri hariç) lisansa tabi tüm faaliyetler kovuşturmaya yer olmadığına dair karar veya mahkeme kararı kesinleşinceye kadar geçici olarak durdurulur ve bu süre içinde söz konusu tesis için başka bir gerçek veya tüzel kişiye de lisans verilmez” ibaresi “ve Kurum tarafından her türlü tesiste (rafineri hariç) lisansa tabi tüm faaliyetler geçici olarak durdurulur ve bu süre içerisinde söz konusu tesis için başka bir gerçek veya tüzel kişiye de lisans verilmez” şeklinde değiştirilmiştir.

Geçici Madde 8- (Ek:27/12/2023-7491/49 md.)

29/4/2021 tarihinden önce kira sözleşmesi ile kullanım hakkı devredilmiş ve devralan adına lisanslandırılmış tesislerde, bu lisans süresince 213 sayılı Kanunun 359 uncu maddesinin (a), (b)  veya (ç) fıkralarında belirtilen fiillerin işlenmesi durumunda, malikin söz konusu fiillerden dolayı şüpheli, sanık veya hükümlü olmaması kaydıyla 29/4/2021 tarihinden önce yaptığı talebe istinaden mahkemelerce işletmenin tahliyesine karar verilmesi ve kararın kesinleşmesi ya da söz konusu tarihten önce yapılan talebe istinaden tahliye kararı kesinleşmeden kiracı tarafından tesisin rıza ile terk edilmesi üzerine, bu maddenin yürürlüğe girmesinden önce kesinleşen kararlar veya terk edilen tesisler için bu maddenin yürürlüğe girmesinden, tahliye kararı bu maddenin yürürlük tarihinden sonra kesinleşenler için ise kesinleşmeden itibaren üç ay içinde Kuruma yeni lisans için başvurulması hâlinde, söz konusu tesis için 20 nci maddenin ikinci fıkrasının (g) bendi uygulanmaz. Varsa mevcut geçici durdurma hali ancak yeni lisans verilmesi durumunda kaldırılır.

Yukarıda yer alan yasal düzenlemeden de görüleceği üzere 29/4/2021 tarihinden önce kira sözleşmesi ile kullanım hakkı devredilmiş ve devralan adına lisanslandırılmış tesislere ilişkin; aleyhe kanun hükmü geriye doğru yürümeyeceğinden Anayasaya uygun yeni bir düzenleme yapılmıştır.

25.03.2024

Kaynak: www.MuhasebeTR.com

Ahmet Korkmaz
Vergi Başmüfettişi
ahmet.korkmaz@vdk.gov.tr

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Scroll to Top
Burcu YILDIZ İzmir Serbest Muhasebeci Mali Müşavir– 0531 020 5320 İZMİR Mali Müşavir Bürosu Konak / İZMİR Listesi – Mali Müşavir İzmir – Şirket Kuruluş İşlemleri
MENÜ