Dijital bankacılık, coğrafi sınırları aşarken aynı zamanda geleneksel bankacılık uygulamalarını da devrim niteliğinde değiştirerek finansal çerçeveyi dönüştürmeye devam ediyor. Teknolojinin hayatımızın her alanını sardığı bir dönemde dijital bankacılık, finansal kaynaklarımızı nasıl yönettiğimizi şekillendirmede yeniliğin gücünün bir parçası olarak duruyor. Dijital bankacılığın önemi, geleneksel bankacılık yöntemlerinden farkı, geleneksel bankacılıkla olan entegre ilişkisi ve Türkiye gibi yeni sanayileşmiş ülkeler için olan etkileri finansal otoriteler tarafından sürekli olarak değerlendiriliyor.
Dijital bankacılık, kolaylık, erişilebilirlik ve verimliliğin simgesidir. Örneğin; mobil uygulamalar, çevrimiçi platformlar ve dijital cüzdanlar aracılığıyla müşteriler, minimum çaba ile istedikleri her yerde her zaman birçok finansal işlemi gerçekleştirebilirler. Bu uygulamalarda yapay zekâ, makine öğrenimi ve blok zincir teknolojilerinin entegrasyonu, güvenlik önlemlerini artırırken işlemleri hızlandırıyor, bu da kullanıcılar arasında güvenilirlik oluşturuyor. Dahası, dijital bankacılık, bankacılık hizmetlerine erişimi olmayan veya kısıtlı olan nüfusları hedefleyerek finansal kapsayıcılığı sağlarken bireylere ve işletmelere gerekli finansal hizmetlere erişim imkânı sunuyor.
Dijital bankacılık, öncelikle teslimat kanalları ve işletme modelleri açısından geleneksel bankacılık yaklaşımlarından ayrılıyor. ‘Brick-and-mortar’ dediğimiz geleneksel yapıdaki fiziksel şubelerin aksine, dijital bankalar sanal olarak faaliyet göstererek internet ortamında daha geniş bir kitleye ulaşıyor. Bu değişim, fiziksel altyapıyla ilişkili maliyetleri azaltarak dijital bankaların rekabetçi faiz oranları, düşük ücretler ve kişiselleştirilmiş hizmetler sunmasını sağlıyor. Ayrıca dijital bankacılık, kullanıcı deneyimini önceliklendirerek kişiselleştirilmiş arayüzler ve gerçek zamanlı güncellemeler ile günün her anında destek sunarak müşteri memnuniyetini ve sadakatini artırıyor.
Dijital bankacılık, geleneksel bankacılık kurumlarının yerini almak yerine, onları destekliyor ve hizmet yelpazesini genişleterek güçlendiriyor. Geleneksel bankalar, rutin görevleri otomatikleştirme ve arka plandaki süreçleri optimize etme gibi dijital teknolojileri kullanarak işlerini geliştirebilirler. Buna ek olarak, dijital çözümleri iş süreçlerine entegre ederek, iş verimliliğini artırabilir, işlem maaliyetlerini azaltabilir ve müşterilerine sorunsuz bir şekilde çoklu kanal deneyimi sunabilirler. Geleneksel bankalar ve fintek girişimleri arasındaki iş birlikleri ise bilgi alışverişi, yenilik ve pazar genişlemesini teşvik ederek dinamik bir finansal hizmetler ekosistemi oluşturuyor.
Türkiye gibi yeni sanayileşmiş ülkeler için dijital bankacılık ekonomik büyümeyi, finansal kapsayıcılığı ve sosyo-ekonomik gelişimi hızlandıran bir etmen olarak görülüyor. Hızla artan genç nüfusu ve sürekli gelişen teknolojik altyapısı ile Türkiye; finansal okuryazarlık, girişimcilik ve inovasyonu teşvik etmek amacıyla dijital bankacılığı benimsemeye hazır durumda. Dijital platformlardan faydalanarak Türkiye altyapısal kısıtlamaları aşabilir, ulaşım bağlantıları güçlü olmayan topluluklara ulaşabilir ve finansal erişimde kentsel ve kırsal ayrımını kapatabilir. Aynı zamanda, dijital bankacılık hükümetlere sosyal yardım ödemelerini dijitalleştirmek, vergi toplama mekanizmalarını iyileştirmek ve finansal suçlarla mücadele etmek gibi çeşitli imkanlar sunarak, yönetimde şeffaflığı ve hesap verebilirliği dolayısıyla küresel seviyede de güvenilirliği artırabilir.
Son dönemde Türkiye’de fintek alanında önemli gelişmeler yaşandığını ve dijital bankacılık konusunda ciddi adımlar atıldığını söyleyebiliriz. BDDK Başkan Yardımcısı’nın ifadesine göre, dijital bankacılık ile ilgili düzenlemelerin, bu yeni trendi destekleyici nitelikte olması bekleniyor. Bu kapsamda, geçtiğimiz aylarda gerçekleştirilen bir oturumda dijitalleşmenin en önemli noktalarından birinin uzaktan kimlik tespiti ve elektronik ortamda sözleşme yapmanın olduğu da eklendi. 2021 senesinde BDDK tarafından yayımlanan düzenleme ile ‘neo-bank’ olarak adlandırılan şubesiz bankacılık modelinin altyapısının kurulmasına yönelik önemli bir adım atılmıştı. Şu ana kadar 5 başvurudan 2’sine faaliyet izni verildiği belirtilen ilgili ifadede, bu başvurulardan birinin kamu bankası diğerinin de fintek kuruluşu olduğu eklendi. Ayrıca dijital bankalar kadar geleneksel bankaların da dönüşüm sürecinde önemli bir rol oynadığının altı çizilerek bu kurumların iş birliklerinin, özellikle açık bankacılık kavramı altında değerlendirilmeye başlandığı ve bu alandaki iş birliklerinin çok kıymetli olduğu belirtildi. 2024 yılı için ise verilecek yeni lisans ve onaylarla daha fazla iş birliği beklendiği ve bankaların dijital dönüşüm konusunda daha etkin olabilecekleri açıklanarak yapay zekâ ve bulut bilişim alanlarındaki adımların da gelecek yıl hızlanacağı vurgulandı.
Sonuç olarak, dijital bankacılık erişilebilirlik, inovasyon ve kapsayıcılık kavramlarıyla ilişkilendirilen yeni bir finansal hizmetler çağının habercisi olup geleneksel bankacılık yaklaşımından uzaklaşırken bu kurumların işlemlerini destekliyor ve hizmetlerini hizmet verilemeyen nüfusa ulaştırıyor. Türkiye gibi ülkelerde, bireyleri ve toplumları, bağlantıları gün geçtikçe artan bir dünyada başarılı olabilmeleri için gerekli araçlarla donatarak sosyo-ekonomik ilerlemeye destek oluyor. Bu, paydaşlar arası iş birliğini, altyapı yatırımlarını, düzenleyici çerçeveleri, finansal hizmetlerin geleceğini şekillendirmek ve tam potansiyelini gerçekleştirmek için kritik öneme sahiptir.
*Bu yazı, EY Türkiye Finansal Risk Hizmetleri Bölümü Kıdemli Uzmanı Sena Demir’in katkılarıyla hazırlanmıştır.
*Utku Baştuğ’un Fintechtime dergisi için hazırladığı yazıdan alınmıştır.